1 Ekim 2023 Pazar

Irksallaştırma, Etnosantrizm, Sterotip

1.  Irksallaştırma

Irksallaştırma, ırk anlayışlarının insanları ya da grupları sınıflandırmak için kullanma sürecidir.  Irksallaştırma, ırkçılıktan önce gelen modern dönem öncesine uzanmaktadır. 15. yüzyılda coğrafi keşifler aracılığıyla Avrupalıların dünyanın başka yerleriyle teması sonucunda ortaya çıkmıştır. Ulaşılan yeni kıtalarda farklı insan topluluklarıyla karşılaşılmış devamında ise bu farklılıklar bir sınıflandırma sistemine yol açmıştır. Sınıflandırmalardan, alt kategorileştirmeler ortaya çıkmıştır. Irk kavramının-kategorilerinin ortaya çıkışı da bu kategorizasyonlaşma süreciyle yakından ilintilidir.

Örneğin Edward Said, Şarkiyatçılık isimli eserinde; şarklının tanımlanmasının ırksallaştırma kategorizasyonuyla ilgisini ortaya koyar. Avrupalılar, başkaca karşılaştıkları kendilerinden coğrafi olarak uzakta bulunan kültürleri sınıflandırmak için; yabancılık merkezli, kendi kıtalarına olan uzaklık ve mesafeye dayanarak belirli kategoriler oluşturmuştur. Buradan da Avrupalı olmayan toplumların, beyaz Avrupalıların aksine ırksallaştırılması ortaya çıkmıştır. Tabi ırksallaştırma nötral, tarafsız bir süreç olarak gelişmemiştir. Beyaz insanın kendisi, ırksallaştırma sürecinde evrensel insanı temsil eder. Beyaz insan, ırklardan  herhangi bir ırk değildir. O, ırksızlaştırılmış evrensel insandır. Irk, siyahların olabileceği gibi tikelliği temsil ederken beyaz, evrensel insanı temsil etmektedir. 15. Yüzyıldan itibaren gelişen bu ırksallaştırma süreci kendiliğinden ortaya çıkmamıştır. Dönemin ticari kapitalizminin sömürgecilik faaliyetleri ırksallaştırmanın maddi alt yapısını oluşturmaktadır.

2.  Etnosantrizm

Modern fenomen olan ırkçılığa dair ikinci tarihsel zemini etnosantrizm – etnos merkezcilik oluşturmaktadır. Modern öncesi daha doğrusu kapitalizm öncesi dönemde toplumların kendi inanç, kültür, dil vb. özelliklerini merkezine alıp diğer toplumları dışlamasıdır.

Yaklaşık 2.500 yıl önce Antik Yunanlıların, Yunanca konuşamayan toplulukları Barbar olarak isimlendirmesi, Orta Çağ’da gavur-küffar-kafir terimlerinin ortaya çıkışı, gerek Hıristiyanlar tarafından gerek Müslümanlar tarafından kendi dışında olanlara karşı kullanılan nitelendirmelere buna örnektir. Henüz bu dönemde biyolojik temelli bir ırkçılıktan söz edemeyiz ancak toplum olarak bir toplumun kendi dışındakileri kabile, uygarlık, soy, kültür, din, dil vb. açılardan dışlaması ve kendini merkeze alması durumu söz konusudur. Kapitalizm dönemi biyolojik ırkçılıktan farklı olduğunun anlaşılır kılınması için, kapitalizm öncesi ötekileştirici ve ayrımcılığı içeren bu yaklaşıma etnosantrizm denilmektedir. Kavramsallaştırmayı en sistematik haliyle ilk ortaya koyan ve bölgecilik, dar görüşlülük anlamında kullanan W. G. Summer olmuştur.[2]  Summer’ın 1906 yılında ortaya koyduğu bu görüş daha sonrasında Adorno ve çalışma arkadaşları tarafından 1950’de[3] ırkçılığı, anti-semitizmi, dinsel-dilsel-kültürel vb. ayrımcılıkları içerecek şekilde genişletmişlerdir.

3.  Sterotip

Bir grubun üyelerine yönelik sabit, donuk, değişmez genel ve yaygın ifadelerdir. Yargıda bulunan grup bireyinin, yargıda bulunduğu gruba dair değişmez görüşlerini içeren bu yaklaşım değişen pratiklerinden ziyade sabitlikler oluşturmuştur.[4] Öne sürülen yargının yanlışlığı ispatlansa dahi kalıplaşmış yargıya sahip oldukları için mevcut kalıbı yeni bir bilgiyle değiştirmeye direnç gösterirler. Öne sürülen kalıpların, toplumsal işlevleri bulunmaktadır. Örneğin herhangi bir toplumsal sorunda; sorunun kaynağıyla ilgisi olmamasına rağmen yargıya maruz kalan grup sorunun kaynağı olarak değerlendirilebilir. Bilindik tabirle sterotipler, başka grupları kolaylıkla günah keçisi[5] ilan edebilirler. Birinci örneği tamamlar şekilde sterotipler neden saptırma olarak da kendini gerçekleştirir.

 Herhangi bir sorunun gerçek nedenlerini ortaya çıkarmak yerine azınlık veya farklı grupları suçlayarak konudan uzaklaştırma işlevi de görürler. Örneğin, ekonomik krizden kapitalizmin işleyişi değil göçmenler sorumlu tutulur. Suç örtme olarak da Güney Afrika’da cinsel suçları beyaz erkekler, siyah kadınlar üzerinde işlerken; aynı beyaz erkek, siyah erkeklerin beyaz kadınlara cinsel suçlar işleyebileceğini savunuyordu.



[1] W. G. Summer, Folkways (1906) adlı yapıtında etnosantrizm terimini ortaya atmıştır.

[2] The Authoritarian Personality (1950)

[4] Tanrını lanetine uğramış bir topluluğun o lanetten ancak bir üyesini günah keçisi olarak kurban ederek kurtulabileceği yönündeki eski bir anlayışa dayanır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder