1. Irksallaştırma
Irksallaştırma, ırk anlayışlarının insanları ya da
grupları sınıflandırmak için kullanma sürecidir. Irksallaştırma, ırkçılıktan önce gelen modern
dönem öncesine uzanmaktadır. 15. yüzyılda coğrafi keşifler aracılığıyla
Avrupalıların dünyanın başka yerleriyle teması sonucunda ortaya çıkmıştır.
Ulaşılan yeni kıtalarda farklı insan topluluklarıyla karşılaşılmış devamında
ise bu farklılıklar bir sınıflandırma sistemine yol açmıştır.
Sınıflandırmalardan, alt kategorileştirmeler ortaya çıkmıştır. Irk kavramının-kategorilerinin
ortaya çıkışı da bu kategorizasyonlaşma süreciyle yakından ilintilidir.
Örneğin Edward Said, Şarkiyatçılık isimli eserinde;
şarklının tanımlanmasının ırksallaştırma kategorizasyonuyla ilgisini ortaya
koyar. Avrupalılar, başkaca karşılaştıkları kendilerinden coğrafi olarak uzakta
bulunan kültürleri sınıflandırmak için; yabancılık merkezli, kendi kıtalarına
olan uzaklık ve mesafeye dayanarak belirli kategoriler oluşturmuştur. Buradan
da Avrupalı olmayan toplumların, beyaz Avrupalıların aksine ırksallaştırılması
ortaya çıkmıştır. Tabi ırksallaştırma nötral, tarafsız bir süreç olarak
gelişmemiştir. Beyaz insanın kendisi, ırksallaştırma sürecinde evrensel insanı
temsil eder. Beyaz insan, ırklardan herhangi bir ırk değildir. O, ırksızlaştırılmış
evrensel insandır. Irk, siyahların olabileceği gibi tikelliği temsil ederken
beyaz, evrensel insanı temsil etmektedir. 15. Yüzyıldan itibaren gelişen bu
ırksallaştırma süreci kendiliğinden ortaya çıkmamıştır. Dönemin ticari
kapitalizminin sömürgecilik faaliyetleri ırksallaştırmanın maddi alt yapısını
oluşturmaktadır.
2. Etnosantrizm
Modern fenomen olan ırkçılığa dair ikinci tarihsel
zemini etnosantrizm – etnos merkezcilik oluşturmaktadır. Modern öncesi daha
doğrusu kapitalizm öncesi dönemde toplumların kendi inanç, kültür, dil vb.
özelliklerini merkezine alıp diğer toplumları dışlamasıdır.
Yaklaşık 2.500 yıl önce Antik Yunanlıların, Yunanca konuşamayan toplulukları Barbar olarak isimlendirmesi, Orta Çağ’da gavur-küffar-kafir terimlerinin ortaya çıkışı, gerek Hıristiyanlar tarafından gerek Müslümanlar tarafından kendi dışında olanlara karşı kullanılan nitelendirmelere buna örnektir. Henüz bu dönemde biyolojik temelli bir ırkçılıktan söz edemeyiz ancak toplum olarak bir toplumun kendi dışındakileri kabile, uygarlık, soy, kültür, din, dil vb. açılardan dışlaması ve kendini merkeze alması durumu söz konusudur. Kapitalizm dönemi biyolojik ırkçılıktan farklı olduğunun anlaşılır kılınması için, kapitalizm öncesi ötekileştirici ve ayrımcılığı içeren bu yaklaşıma etnosantrizm denilmektedir. Kavramsallaştırmayı en sistematik haliyle ilk ortaya koyan ve bölgecilik, dar görüşlülük anlamında kullanan W. G. Summer olmuştur.[2] Summer’ın 1906 yılında ortaya koyduğu bu görüş daha sonrasında Adorno ve çalışma arkadaşları tarafından 1950’de[3] ırkçılığı, anti-semitizmi, dinsel-dilsel-kültürel vb. ayrımcılıkları içerecek şekilde genişletmişlerdir.
3. Sterotip
Bir grubun üyelerine yönelik sabit, donuk, değişmez
genel ve yaygın ifadelerdir. Yargıda bulunan grup bireyinin, yargıda bulunduğu
gruba dair değişmez görüşlerini içeren bu yaklaşım değişen pratiklerinden
ziyade sabitlikler oluşturmuştur.[4] Öne
sürülen yargının yanlışlığı ispatlansa dahi kalıplaşmış yargıya sahip oldukları
için mevcut kalıbı yeni bir bilgiyle değiştirmeye direnç gösterirler. Öne
sürülen kalıpların, toplumsal işlevleri bulunmaktadır. Örneğin herhangi bir
toplumsal sorunda; sorunun kaynağıyla ilgisi olmamasına rağmen yargıya maruz
kalan grup sorunun kaynağı olarak değerlendirilebilir. Bilindik tabirle
sterotipler, başka grupları kolaylıkla günah keçisi[5] ilan
edebilirler. Birinci örneği tamamlar şekilde sterotipler neden saptırma olarak
da kendini gerçekleştirir.
Herhangi bir
sorunun gerçek nedenlerini ortaya çıkarmak yerine azınlık veya farklı grupları suçlayarak
konudan uzaklaştırma işlevi de görürler. Örneğin, ekonomik krizden kapitalizmin
işleyişi değil göçmenler sorumlu tutulur. Suç örtme olarak da Güney Afrika’da
cinsel suçları beyaz erkekler, siyah kadınlar üzerinde işlerken; aynı beyaz
erkek, siyah erkeklerin beyaz kadınlara cinsel suçlar işleyebileceğini
savunuyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder