16 Eylül 2016 Cuma

Komünist Manifesto

Komünist Manifesto; 1847 yılında, uluslar arası işçi birliği olan ‘Komünistler Birliği’ örgütünün Londra’da yapılacak kongresine sunulmak üzere Marx ve Engels’i yazmakla görevlendirdiği program metnidir. Manifesto 1847 Aralık ayı ile 1848 Ocak ayı arasında Brüksel’de yazılmıştır. İlk olarak 1848 yılının 21 Şubat’ında Londra’da Almanca basılmıştır. Metnin yazıldığı dönem; Avrupa’da ekonomik-sosyal-siyasal krizlerin yandığı, işçi sınıfı hareketlerinin dorukta olduğu, çeşitli devrimci akımların toplumu örgütlemek için birlikler, kulüpler, örgütler kurduğu dönemdir.



Bununla beraber, Manifesto’nun yayınladığı dönem hakim sol akımlar tarafından burjuvaziye ilerici rolü biçildiği, tarihin gelişiminin burjuvazinin iktidarı tarafından okunduğu bir süreçtir. Ancak, Manifesto’nun doğrulanması gecikmemiş, 1848 ve 1872 Paris Komünü gibi gelişmeler işçi sınıfının toplumsal siyasal gücünü ve burjuvazinin gittikçe gericileşen iktidarını doğrulamıştır.

Manifesto’ya ‘sosyalist’ değil de ‘komünist’ öncülünün getirilmesini ise Engels şu şekilde açıklıyor: “Yine de, yazıldığı dönemde, onu sosyalist bir manifesto olarak adlandıramazdık. 1847’de sosyalist dendiğinde, bir yandan çeşitli ütopik sistemlerin yandaşları: her ikisi de giderek yalnızca ölmekte olan mezheplere dönüşmüş olan İngiltere’deki Owen’cılar ve Fransa’daki Fourier’ciler; diğer yandan her türden toplumsal kusuru, sermaye ve kârı hiçbir tehlikeye sokmadan, türlü yamama faaliyetleriyle düzeltme sözü veren çok çeşitli toplumsal şarlatanlar; yani, her iki durumda da, işçi hareketinin dışında duran ve ‘eğitimli’ sınıflardan destek aramayı tercih eden kişiler anlaşılıyordu. İşçi sınıfının tek başına siyasal devrimlerin yetersizliğine inanan ve toplumun bütünsel bir dönüşümünün zorunlu olduğunu iddia eden kesimi, o zamanlar kendisini komünist olarak anıyordu. Bu kaba, yontulmamış, tümüyle içgüdüsel türde bir komünizmdi; ama temel noktayı yakalamıştı ve işçi sınıfı içinde ütopik komünizmi, Fransa’da Cabet’ninkini, Almanya’da Weitling’inkini yaratacak kadar güçlüydü. Dolayısıyla 1847’de sosyalizm orta katmanların bir hareketi, komünizm işçi sınıfının bir hareketiydi.”


Kongreye sunulan Komünist Manifesto, Komünistler Birliği’nin teorik ve pratik programı olma niteliğini taşır. Manifesto’da kapitalizmin, geçmişteki toplumların, sosyalizm çeşitlerinin değerlendirmelerini ve bilimsel sosyalizmin gelecek tasavvurunu, bu geleceği yaratacak olan devrimci sınıfın yani proletaryanın analizini bulabilirsiniz.

Manifesto’nun; ilk bölümü olan ‘Burjuva ve Proleterler’ bölümü ‘’Şimdiye kadarki tüm toplum tarihi, sınıf mücadeleleri tarihidir.’’  cümlesiyle söze başlar. Bu cümle Manifesto’nun toplumsal tarihe bakış açısının sınıfsal bir özellik taşıdığı özetleyen temel tezdir. Toplumsal ilerleme sınıfların birbiri ile mücadeleleri üzerine kuruludur. Gelinen son sınıflı toplum ise; sınıflardan oluşan toplumun son durağıdır. Burjuva sınıfı tarihte ortaya çıkmış diğer özel mülkiyetçi sistemlerden farklı olarak özel mülkiyetçi sistemi küresel, toplumsal emeği ise büyük ölçekli üretim alanları ile kolektif bir hale getirmiştir. ‘’Burjuvazi kendi mezar kazıcısını yaratıyor’’ kısmı; burjuvazinin daha fazla kar elde edebilmek için emeği toplumsallaştırdıkça, üretim sürecine giren işçi sayısını arttırdıkça, sınıf çelişkisi olan işçi sınıfına kendini örgütleme imkanlarını sunduğunu ifade eder. Bu bölümde kapitalist sistemin ana özelliği olan rekabete, krizlere, krizlerin yol açtığı bölüşüm savaşlarına, toplumun gittikçe iki ana sınıfa bölündüğüne, bu karşıtlığın(emek-sermaye çelişkisinin) burjuvaziyi; gelişen işçi sınıfı karşısında iktidarından edeceğine değinilir. Manifesto, proleteryanın diktatörlüğünün kaçınılmaz olduğunu, bu diktatörlüğün tüm sınıflı toplumları ortadan kaldırıp, sınıfsız topluma geçişin anahtarı olacağını vurgular.

Manifesto’da döneme ait somut gelişmelere dair tespit ve incelemeler bulunduğu gibi; kapitalizmin her döneminde geçerliliğini koruyan soyut ilkelere ulaşmakta mümkündür. Ki bu ilkesel çerçevenin bulunduğunu Marx ve Engels’de 1872 tarihinde yazdıkları önsözde ‘’Son yirmi beş yıl içinde koşullar ne kadar değişmiş olursa olsun, bu manifestoda açıklanmış olan genel ilkeler tüm doğruluklarını bugünde genel olarak koruyor. Şurada ya da buradaki bazı şeyler iyileştirilebilirdi. Manifesto’nun kendisinin de açıkladığı gibi, bu ilkelerin pratikte uygulanması, her yerde ve her zaman mevcut tarihsel koşullara bağlı olacaktır ve bu nedenle de II. Bölüm’ün sonunda önerilen devrimci önlemlere kesinlikle hiçbir özel ağırlık verilmemiştir.’’ (Komünist Manifesto, 1872, Almanca Baskıya Önsöz) bu şekilde ifade etmişlerdir. Marx ve Engels’in özetle anlamak istedikleri; ortaya koyulan soyut ilkelerin döneme, ülkeye ve koşula göre uygulanma biçiminin değişkenlik göstereceği ancak bu tablonun temel olarak geçerli olacağıdır. Bugünde Manifesto’nun ortaya koyduğu ‘burjuvazi-işçi sınıfı’ , ‘kapitalizmin krizleri ve yarattığı savaşlar’, ‘emek ile sermayenin çelişkisi’ , ‘burjuvazinin kendi mezarını kazmaya devam ettiği’, ‘tüm dünya işçi sınıfının birleşmesi gerektiği’ vb. genel soyut ilkesel değerlendirmeler; içerik olarak dönemlerin değişmesinden dolayı farklılaşsa da temel ve öz olarak ortaya konulan program geçerliliğini halen korumaktadır.

“Bütün ülkelerin işçileri birleşin, zincirlerinizden başka kaybedeceğiniz şey yok, ama kazanacağınız koca bir dünya var!” manifesto bu sözlerle son bulur.


Ayrıca Bakınız:

Marx Geri Döndü(Türkçe Alt Yazılı)


Komünist Manifesto’dan bölümlerin bir hikaye etrafında anlatıldığı Arjantinli sosyalistlerin yapmış olduğu 5 bölümlük dizidir. Yukarıda eklenen link 1.bölüme aittir, dizinin devamını videonun yanında çıkan video kutucuklarından görebilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder